Bu pazar gecesi, ilk sahura kalkacak, pazartesi gününü de oruçlu
geçirerek Ramazan ayına başlamış olacağız. Bu vesile ile orucun
sağlığımızla alakalı kısımlarındaki bazı noktaları tekrar hatırlatmak ve
Ramazan ayının beden sağlığımız açısından sorunsuz geçmesine katkıda
bulunmak istiyorum.
Ramazan Ayı, orucun doğal bir perhiz olması sebebiyle bizlere şifa
olmaktadır. Ama eğer dikkat etmezsek bazı sağlık sorunlarının da ortaya
çıkacağını, bunun da bizim günlük yaşantımızı hatta oruç başta, diğer
ibadetlerimizi de aksatacağını unutmamamız gerekiyor. Ramazan ayının
sıcak ve uzun yaz günlerinde de yaşanıyor olması nedeniyle beslenme
konusunda bazı hususlara özen göstermemiz gerekiyor.
Her
defasında belirttiğimiz gibi iki noktayı ihmal etmememiz lazım: sahura
kalkmak ve iftar sofrasını hafif yemeklerle hazırlamak...
Ramazan ayının belki en önemli öğünü sahurdur. Sahura mutlaka kalkmaya
çalışmalı ve yemek olarak kalsiyum içeren süt, yoğurt, peynir gibi
gıdalarla desteklenmiş hafif bir kahvaltı yapılmalıdır. Eğer erken
acıkma sorunumuz varsa nohut, bulgur pilavı, mercimek gibi bakliyatları
da tüketebiliriz. Aşırı sıcakları düşündüğümüzde ise sahurda kesinlikle
aşırı yağlı ve tuzlu, unlu yemekler yememeliyiz.
Vücudun su
dengesini korumak için, susama hissi duyulmasa bile iftar ve sahur
arasında sık sık en az 2-2,5 lt (yaklaşık 12-14 su bardağı) su
içilmelidir. İçildikten sonra susuzluğa neden olan gazlı içecekler
yerine ayran, meyve suyu, maden suyu gibi doğal sıvıları tercih
etmeliyiz.
İftar yemeklerinde ise yine aşırı yağlı yemeklerden
uzak durmalı; yemeğe çorba ile başlayarak büyük bir porsiyon yerine az
yemekle idare edip 1-2 saat sonra tekrar yemek alabiliriz. Tatlı olarak
sütlü tatlılar (sütlaç, güllaç, muhallebi vb.) veya meyve tatlıları gibi
hafif tatlılar tercih edilmelidir.
Ramazan ayında özellikle
iftarlarda aşırı ve hızlı yemek yenilmesi, ciddi sağlık sorunlarına
davetiye çıkaran başlıca hatalara bir örnektir.
Yine iftar
sofralarımızda, her güne farklı bir gıda almaya çalışmalıyız. Et, balık,
kuru bakliyat, sebze gibi gıdaları haftanın günlerine dağıtarak dengeli
beslenmeye özen göstermeliyiz. Izgara, haşlama ve fırında yapılan
yemekler tercih edilmeli; kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış
besinlerden uzak durulmalıdır.
İftardan sonra fiziksel
aktivitede bulunarak hem sindirimimize yardımcı olmalı, hem de gün boyu
yavaşlayan metabolizmamızın normale gelmesini sağlamalıyız.
Ayrıca oruç tutmak kronik rahatsızlığı olmayan sağlıklı insanların
metabolizmasında çok önemli değişikliklere yol açmıyor olsa da eğer ki
şeker hastalığı, karaciğer yetmezliği gibi kronik hastalıklarımız ya da
hamilelik ve emziklilik gibi özel durumlarımız varsa o zaman uzman
hekime danışılmadan oruç tutulmamalıdır. Çünkü bu tür kronik
rahatsızlıkları olanların, bedenlerine aşırı yüklenmesi, kalıcı ve ağır
hasarlara yol açabilir.
Ramazan ayı öncesinde hemen hepimiz 3
ana öğün yemek yiyoruz. Vücudumuz Ramazan ayındaki 2 öğüne alışıncaya
kadar iftardan 1-1,5 saat sonra hafif yiyeceklerle bir öğün daha
yiyebilir, 3 öğünü tamamlamış oluruz.
Ramazan ayının hepimize
hayırlar, güzellikler getirmesini temenni ediyor; başta sağlık camiamız
olmak üzere bütün halkımızın sağlıklı, huzurlu bir Ramazan ayı geçirmesi
dileklerimle vatandaşlarımızın Ramazan ayını tebrik ediyorum.
Uzm. Dr. Serhat Korkmaz
Sağlık Müdürü