Salgın Krizi Döneminde Ebeveynlik! Psikolog Hatice Şen Afyonkarahisar Devlet Hastanesi Çocuk ve Genç Ruh Sağlığı Merkezi
27 Ekim 2020

Değişimler zorlayabilir. Çünkü farklı olan şeyle yüzleşmek ve ona uyum sağlamayı gerektirir ve bu da zaman gerektirir. Alışılmışın dışına çıkmak tedirgin edebilir. Olağanüstü yaşam olaylarında da bu geçerlidir. Dünyamızı etkileyen bu salgın gibi. Travmatik etkilerinin olduğu küresel birsalgınla karşı karşıyayız. Rutinlerimizin bozulduğu bir dönemdeyiz. Öngöremediğimiz ve dengelerimizi bozan durumlarda çeşitli duygular yaşayabiliriz; korku, kaygı, üzüntü, öfke, şüphe, çaresizlik, umutsuzluk…Olağanüstü koşullar altında verilen normal duygusal tepkilerdir bunlar. Aynı zamanda kayıplara verilen tepkiler. Ne gibi kayıplardan bahsediyoruz? Öncelikle alışık olduğumuz günlük rutinin kaybı söz konusu. İşe gitmek, okula gitmek, arkadaşlarla buluşmak, selamlaşırken vedalaşırken sarılmak/ tokalaşmak, güvenlik, gezmeye gitmek. Her kaybın ardından da yas gelir. Her insan kendi yasını yaşar. Hem çeşitli duygusal hem de davranışsal tepkiler görülebilir bu dönemde. Etrafınızda bu durumu inkar edenler görebilirsiniz; öfkeli söylemler, kaygılı konuşmalar, kendini yalnız hisseden/ bu sürecin ne zaman son bulacağını bilememenin getirdiği üzüntüyü taşıyanlar. Bunlar olabilir ve bu süreçte önemli olan sizin nasıl baş ettiğinizdir. Başkalarının yaptığına bakmak, onları yargılamak yerine ‘Ben kendim ve etrafımdaki insanların sağlığı için dikkat ediyorum’ diyebilmek. Kayıplarımıza verdiğimiz tepkilerde rahatlamamız için kabule geçmek işimizi kolaylaştırır; ‘İçinde bulunduğumuz koşullar böyle ve ben kendi önlemlerimi alacağım, baş etme yöntemlerimi kullanacağım.’ Kabul, boşvermişlik değildir. ‘İçinde bulunduğumuz bir kriz var, ne zaman son bulacağını bilmiyorum ve dikkat etmem gereken önlemler var’ diyebilmektir. Kontrol edemediğimiz bir durumu kabullenmiş oluruz ve onla savaşmayı sürdürmeyiz. Onun yerine kontrol edebildiklerimize, yani bu süreçte üzerimize düşen ve elimizden gelenleri yapmaya odaklanırız. Kayıpların olduğu yeni koşullara uyum sağlarken yeni anlamlar da bulabiliriz belki. ‘Sarılmanın ne büyük nimet olduğunu anladım’, ‘Kendimi koşuşturma içinde çok yıprattığımı ve aslında sağlığın en kıymetli şey olduğunu anladım’, ‘Bazen şikayet ettiğim, normal hayat düzenimin önemini anladım’, ‘Sevdiklerimle daha çok buluşmam gerektiğini anladım’ gibi anlamlar ve değerler umut verir ve rahatlatır. Öngörülemeyen belirsiz durumlar karşısında kaygı duyabiliriz. İşlevsel bir tepkidir kaygı karşılaşılan tehlike karşısında. Ama yönetilebildiği takdirde. Yönetilemezse ve aşırı hale gelirse iyilik halimizi olumsuz etkiler, çünkü aşırı kaygı aşırı önlemlere itebilir, hem bedensel hem zihinsel yorabilir, olumsuz varsayımlara itebilir ve “BUGÜN” de kalmamızı olumsuz etkiler. Önümüzü göremediğimiz için varsayımlarımız kaygının da eşliğiyle olumsuz yönde olabilir ve zihnimizde felaket senaryoları üretebiliriz (örneğin ‘Ya bu hastalık bana bulaşır ve aileme bulaştırırsam’ ‘Hiç geçmeyecek gibi’ ‘Anneme babama bulaşırsa’). Bu da kaygıyı daha da arttırır ve görüldüğü gibi bu bir kısır döngüdür. Gelecek her zaman belirsizdir ve kontrol edilemezdir aslında ve biz bu anı yaşarız. Olağanüstü koşullar yaşadığımızı kabul ederek, önlemlerimizi alarak ve şimdiye/şu an ne yaptığımıza odaklanırsak kaygı seviyemizi azaltmış oluruz. Kaygıyı yönetmedeki ilk adım fark etmektir. Yaşadığınız duyguyu geri plana atmak, bastırmak yerine onun olduğunu fark edip kabul ederseniz, bir sonraki adım: ‘Ne yapabilirim rahatlamak için?’ diye sormak olacaktır. Peki neler yapabilirsiniz?

 

  • Hepimiz yaşamımızda bizi zorlayan durumlarda karşılaşmışızdır, o yüzden önceki kullandığınız işlevli baş etme becerilerinizi gözden geçirebilirsiniz.
  • Kaygınızı ailenizle ve arkadaşlarınızla konuşabilirsiniz ve destek alabilirsiniz. Sosyal ağlarınızı devam ettirmeniz önemli (sesli, görüntülü konuşmalar yapmak).
  • Aşırı ve gereksiz bilgilerden kaçının. Güvenilir ve yeterli bilgiler alacak şekilde haberleri takip edebilirsiniz. Bunu günde 1-2 defa gibi sıklığını azaltarak yapın.
  • Size neler yapmak iyi gelir? Kendinize bunu sorun. İşinizde veya evinizde o an istediğinizi uygulayabilirsiniz, ihtiyaç duyduğunuzda.
  • Kaygının diğer duygular gibi bulaşıcılığı vardır. Panik havasına girmek kolaydır bu durumlarda. Etrafınızda olumsuz varsayımları duyduğunuzda, haberler üzerine sık sohbetler gerçekleşiyorsa bu durumlarda kendinizi fark edin. Kaygılıysanız, rahatsızsanız oradan uzaklaşabilir ve size o an iyi gelecek şeyi yapabilirsiniz.
  • Evinizde, işinizde, etrafınızda düzen değişti ve bu yeni düzene uyum için yeni rutinleriniz olması size iyi gelecektir. Günlük esnek/ değişebilen planlar yapabilirsiniz. Rutinler bize ihtiyacımız olan düzen ve dengeyi sağlar.
  • Fiziksel aktiviteler yapabilirsiniz, nefes egzersizleri yapabilirsiniz. ÇÜNKÜ bedenimizi dinlersek, rahatlatırsak zihnimiz de rahatlar. Beden ve zihin birbirinden bağımsız düşünülemez.
  • Çabanızı takdir etmeniz önemli. Her şey bizim kontrolümüzde değildir, evet bu tedirgin

    edicidir ama böyledir. Kendi sağlığınız, ailenizin sağlığı ve etrafınızdaki diğer tanımadığınız insanların sağlığı için elinizden gelen çabayı gösterdiğinize inanın, kabul edin. Evet etrafımızdaki tanımadığımız insanların sağlığı. Çünkü bu süreç kendi ahlaki değerlerimizle de yüzleştiriyor bizi, sadece biz ve yakın ailemiz değil risk altında olan başkasının sağlığını da düşünmemiz gerekiyor.

  • Yetişkinler duyguların kontrolünde zorlandıkça çocuklar da kendi duygularının kontrolünde zorlanır. Ebeveynlerinin kaygılarını yönettiklerini ve problem çözme becerilerini gördükçe, çocuklar da onları model aldığı için kendi kaygılarını yönetebileceklerdir ve içinde bulunduğu koşullar için çözüm yolları geliştirebileceklerdir. Ebeveynlik temelinde baktığımızda; tüm çocuklar etrafındaki değişikliklerin farkındadır.

    Çocuğun etrafında ne olup bittiğini anlamlandırması için ebeveynin bilgilendirmesine ihtiyacı vardır. ‘Haberlerden görüyor zaten’ ‘Biz konuşurken duyuyor ister istemez’ doğru bir yaklaşım değildir. Çocuk haberleri izlemesin ve maruz kalmasın zaten; maruz kaldıysa ya da sizin kaygınızı fark ettiyse (genelde fark ederler, iyi gözlemlerler) kendi kafasında durumu daha felaketleştirebilir, aşırı korku ve kaygı hali gözlenebilir. Çocukların düzeni de değişti ve çocuklar rutinlerin değişmesine yetişkinlerden daha fazla tepki verebilirler, güvende hissetmeyebilirler. Ebeveynlerin temel bilgileri dürüstçe ve sakince anlatması önemlidir. ‘Hani ateşimiz çıkıyor, boğazımız acıyor ve burnumuz akıyor ya hasta olunca, bu da öyle bir hastalık. Bulaşıcı bir hastalık grip gibi. O yüzden kendimize bulaşmasın ve başkalarına bulaştırmayalım diye dikkat ediyoruz, evde kalıyoruz. Biz şu an sağlıklıyız. Hastalığın ilacını bilim adamları araştırıyor. İlaç bulunduğunda, bu hastalık tedavi edilecek ve bu durum geçecek.’ Bu gibi basit cümlelerle, örnekler de kullanarak hem hastalığı hem de alınması gereken önlemleri korkutmadan anlatabilirsiniz. Çocukların sorularını, bilmesi gerektiği kadar, cevaplandırabilirsiniz. Yaşlı bireylere uygulanan yasağın da onları korumak amaçlı olduğunu açıklayabilirsiniz. Yaşlılara karşı ötekileştirici olan ve saygısızlık barındıran içeriklerden çocuğunuzu koruyun. ‘Anneannen, deden, babaannen de hasta olmasınlar diye evinde kalıyor bizim de yaptığımız gibi’ diyebilirsiniz. Çocuklar onlarla iletişime geçebilsinler (sesli, görüntülü konuşma).

    Ebeveynlerin çocuklarıyla duyguları konuşması çok önemlidir. Ülkemizde duygular ihmal edilen bir konudur. Ebeveynin, çocuğun ‘yapmadıklarına’ odaklanmak yerine çocuğun duygularını anlaması, konuşabilmesi ve başa çıkabilmesi için destek vermesi, çocuğun sosyal duygusal gelişimi için önemli bir adım olacaktır. Küçümsemek (örneğin ‘Buna ağlanır mı’) ve ihmal etmek (örneğin ‘Git odanda ağla’), çocukların duygularıyla başa çıkamamasına sebep olur. Oturup ne hissettiğini konuşabilirsiniz, kendi duygularınızı da paylaşabilirsiniz (örneğin: ‘Biliyo musun benim de evde canım çok sıkıldı, anlıyorum sen de sıkıldın. Hem kendimizin hem de başkalarının sağlığı için bunu yapıyoruz. Kahraman olacağız’ ‘Sıkıldık evet, ne yapsak evde acaba bir fikrin var mı?’) Yaşadığı duyguların kabul edilebilir olduğunu söyleyebilir ve kendinizden duyguyu yönetme örnekleri verebilirsiniz. Çocuğa baş etmeye çalıştığı duyguyu veya sorunu nasıl yöneteceğiyle ilgili soru sorup beyin fırtınası yapabilirsiniz ve onun bulduğu yöntemi uygulaması için teşvik edebilirsiniz. Oyuna ve etkinliklere de zaman ayırdıkça, sizin kendi duygunuzu yönettiğinizi gözlemledikçe, eğlenceyi ve birlik olmayı hissettikçe rahatlayacaktır. “Düzenin bozulmuş olması, okulların olmaması, arkadaşlardan uzak olmak, evden ders takibi yapmak zorunda kalması, annenin ve/veya babanın işe gitmemesi veya işten gergin gelmesi” çocukların bütün bunlara anlam vermesi zordur. Bu değişimlere çeşitli duygusal ve davranışsal tepkiler verebilirler; öfke patlamaları, içe kapanma, ısrarlar, dikkatini verememek, karşı gelmeler, aşırı korku hali vb.Duygular bastırıldıkça, anlaşılmadıkça ve yönetilemedikçe davranışlarla kendini gösterir. O yüzden bu durumlarda da çocuğa destek olmak, yaşadığı şeye saygı duymak, ona iyi gelecek şeyleri yapmasına izin vermek ve birlikte, ailecek iyi gelen şeyler yapmak faydalı olacaktır. Bu durumlarda evde çocuğun ihtiyacı olan temel şey sıcak, şefkat barındıran, güvende hissettiği bir ilişkidir. Peki ebeveyn olarak çocuklarla iletişimde neler yapabilirsiniz?

     

    • Çocukların sosyal medyada ve televizyonda haberlere ulaşımını denetlemek gerekir. Haber izlemesinler ve siz izlerken maruz kalmasınlar. Yetişkinleri bile paniğe iten bu bilgi yığını çocuk için baş etmesi zor olacaktır.
    • Arkadaşlarıyla iletişime geçmeleri için destek verin(sesli, görüntülü görüşme).
    • Yeni gündelik ve esnek rutinleriniz olsun, çünkü öngörülebilirlik ve düzen güven hissi verir insana. Yemek saatleri, uyku saati, çocukların ders saati, ödev zamanı (belki bu sırada ebeveyn haber izleyebilir), telefon-televizyon süresi vb. Listeler hazırlayabilirsiniz; oyun listesi, film listesi, yemek listesi vb. Anne ve baba olarak günün planlamasını yaparken tutarlı olun ve uygulama noktasında da ortak hareket edin. Anne baba olarak hem ev işleriyle ilgili hem de çocuklarla ilgili sorumlulukları paylaşmanız da önemlidir.
    • Çocukla birlikte etkinlikler yapabilirsiniz. Bunlar çocuğunuzla aranızdaki ebeveyn-çocuk bağını güçlendirir. Çocuğa güven ve rahatlık hissi verir. Aranızdaki kabul ve sevgiyi arttırır. Etkinlikleri karşılıklı belirleyebilirsiniz; dans etmek, film izlemek, hikaye okumak, resim çizmek, kek-kurabiye yapmak , mutfakta zaman geçirmek, evcilik oynamak, kutu oyunları oynamak, bir şeyler tasarlamak, boyama yapmak vb. Bunları sizler çeşitlendirebilirsiniz, aktivite ve etkinlikler ile ilgili araştırma yapabilirsiniz. Bunları yaparken ‘Şimdi ve burada’ olmaya özen gösterin. Yaptığınız şeye odaklanın ve keyif alın. O an değerlidir sadece. Bulaştırmak istediğimiz duyguya bakmak gerekir; kaygı mı mutluluk mu bulaştırmak istiyoruz çevremize.
    • Bazı çocuklar temizlik önlemleri konusunda öncesinden de hassas olabiliyor. Bu süreçte önlemlerin aşırıya kaçması gözlenebilir. Temel düzeyde yapmasının yeterli olacağını söyleyebilirsiniz. Evden çıkmadığı için ve ev de temiz olduğu için bu kadar sıklığa gerek olmadığını söyleyebilirsiniz. Evde güvende olduğunu bilmesi gerek. Hobi edinsin, var olan hobilerini yapmaya teşvik edin, ona iyi gelen şeyleri sorun.
    • Çocuklar için ekran (telefon, bilgisayar, televizyon, tablet.) süre sınırlamanızı bu süreçte de korumanız önemli. Aktivite ve etkinlikler yaparsanız, oluşturduğunuz yeni rutine siz de uyarsanız, aranızda kurulan ilişkiden doyum alınca, çocuğun ekran sınırına uyması daha kolay olacaktır.
    • Çocuklar evde okullu oldular. Bu hem çocuklar hem de ebeveynler için zorlayıcı bir durum. Çocuğun burada da desteğe ihtiyacı var. Günlük rutinler ayarlanırsa, buradan daha az zorlukla çıkarsınız. Çocuğun dersini takip etmesini sağlayın. Onun dersine, eğitimine verdiğiniz önemi de göstermiş olursunuz. Dersleri takip edecek odada, masada dikkat dağıtacak şeyler varsa onları ortadan kaldırın. Derslerde not alması önemli. Sonradan size soru sorabilir. Ebeveyn- öğretmen iletişiminin devam etmesi önemli. Öğretmenlerden ek kaynak, ödev, test önerileri alabilirsiniz.
  • Özel gereksinimi olan çocuklar (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, Özel Öğrenme Güçlüğü) için evde okullu olmak daha zorlayıcıdır. Aileler gerekirse çocuklarla aynı odada bulunabilirler çocuklar dikkatlerini kontrolde zorlandıkları için, sessizce onlar kendi işlerini yaparken (kitap okumak, örgü örmek gibi.) çocuk ders takibi yapabilir. Dikkat dağıtıcı şeyleri ortalıktan kaldırın. Not almasını sağlayın. Notlar üzerinde sonradan konuşabilirsiniz. Akşam da ödev saati koyabilirsiniz (kısa süreli ve sık molalı çalışma düzeni önemli). Günlük takip çizelgesi oluşturabilirsiniz, organizasyonda zorlandıkları için takip edecekleri bir liste olması işlerini kolaylaştıracaktır. Özel eğitim öğretmenleriyle ve okuldaki öğretmenleriyle iletişimde olmanız faydalı olacaktır.

Sonuç olarak, bir salgın krizi yaşıyoruz ve bu tip olağanüstü durumlarda çeşitli duygular da yaşıyoruz; kaygı, korku, üzüntü, güvensizlik, çaresizlik. Bir tehlikeye karşı verilen doğal tepkilerdir bunlar ve işe yarar, dikkatli olmamızı sağlar. Aşırı hale gelirse, beden ve zihin dengemizi bozar ve yorucu, yıpratıcı bir hal almaya başlar. Kontrol edemediğimiz bir durumda o durumu kontrol etmeye çalışmaktır aslında bu aşırı kaygının yaptığı. Ortada bir gerçeklik var, ne zaman biteceği öngörülemeyen bir hastalık, bunu kabul etmekle başlamak gerek. Şu aşamada kendiniz ve aileniz için iyilik halinizi koruyacak ve dayanıklılığınızı arttıracak adımlar atmanız önemlidir. Baş etme becerilerinizi kullanarak, size iyi gelen şeylere daha çok zaman ayırarak, sevdiğiniz insanlarla etkileşimi sürdürerek, birbirinize anlayışla yaklaşarak ve umut etmeye devam ederek bu sürecin geçeceğini kabul edin. “BUGÜN” ü yaşamanız önemlidir. Kontrol edebileceğimiz tek şey aslında şu an yaptığımızdır.

Psikolog Hatice Şen

Çocuk ve Genç Ruh Sağlığı Merkezi

Afyonkarahisar Devlet Hastanesi


Yararlanılan Kaynaklar

Prof. Dr. Yankı Yazgan online konuşmaları, @yankiyazgancom

Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk online konuşmaları, Çocuklarımızla Salgın Sürecini Yönetmek ve Sosyal İzolasyona Adaptasyon, @aysebilgeselcuk Prof. Dr. Aylin İlden Koçkar online konuşmaları, @ydydanismanlik, @paylasbuyusun

Uzm.Psk. Şebnem Türkmen & Uzm. Psk. Ceyla Büke, Ebeveynlere ve Bakım Verenlere Korona Virüs Zamanında Yardımcı El Kitabı, Global Child-EMDR Alliance Türk Psikologlar Derneği, İzolasyonda/Karantinada Olmak

Scott Berinato, That Discomfort You’re Feeling is Grief,Harvard Business Review

İstanbul Çocuk ve Ergen Psikanalitik Piskoterapi Derneği, Corona Virus Pandemisinde Çocuklarınız COVID-19: Managing Stress in this Anxious Time, Institute for Disaster Mental Health