AIDS hastalığı (Acquired Immuno Deficiency Syndrome-Kazanılmış Bağışıklık Yetmezlik Sendromu) ile daha yaygın mücadele edebilmek amacıyla 1 Aralık günü “Dünya AIDS Günü” olarak kabul edilmiştir. İlk defa ortaya çıktığı 1980’li yıllardan bu yana, tüm dünyada artarak yayılmaya devam eden HIV Enfeksiyonu korunmasız cinsel temas, ortak paylaşılan enjektörlerle damar içi madde kullanımı, enfekte kan transfüzyonu yoluyla veya anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında veya doğum sonrasında emzirmeyle bulaşabilmektedir. Bulaş yolları nedeni ile HIV enfeksiyonu tüm yaş gruplarında görülebilmektedir.
Türkiye halen, dünyada HIV/AIDS açısından hastalığın az sıklıkta görüldüğü ülkeler arasında yer almaktadır. Diğer yandan her yıl vaka sayısının arttığı da izlenmektedir. Bunda, nüfus artışı (başka ülkelerden göçler vb.), ülkeler arası insan trafiğindeki artışların etkili olduğu düşünülmektedir.
HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır ve korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur. En sık görülen bulaşma yolunun cinsel temas olması nedeni ile korunma büyük önem taşımaktadır. “Tek çare tek eşliliktir.” sloganı ile de ifade edildiği gibi; tek eşliliğin yanı sıra, riskli cinsel temasta doğru kondom kullanımı, hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en güvenli ve basit korunma yollarıdır. Şüpheli durumlarda ise doktora müracaat ederek gerekiyorsa test yaptırmak gerekmektedir.
Ülkemizde 1986 yılından bu yana kan ve kan ürünleri ile olan bulaşmaya karşı korunma amacıyla,bütün kan ve kan ürünleri, kullanılmadan önce, HIV yönünden test edilmektedir. 1987 yılından beri organ ve doku nakilleri öncesinde de gerekli testler yapılmaktadır.
Enfeksiyonun ortaya çıktığı ilk dönemlerin aksine günümüzde HIV/AIDS, DSÖ tarafından ölümcül hastalıklar listesinden çıkartılarak yaşam boyu birlikte yaşanacak hastalıklar listesine alınmıştır. Doğru zamanda ilaç tedavisine başlayan HIV pozitifler kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilirler. Geç HIV tanısı alan ve AIDS evresinde olan kişiler dahi ilaç tedavisiyle yaşam kalitelerini artırarak yaşamlarını sürdürebilirler. Ülkemizde ilaca erişimde sorun yaşanmamaktadır.
Bunların yanı sıra, HIV pozitif annenin; gebelik döneminde, doğum sırasında ilaç tedavisi alması, doğum sonrasında bebeğe uygulanan ilaç tedavisi ve emzirmenin önlenmesi ile anneden bebeğe HIV bulaşması önlenebilmektedir. HIV(+) anneden ilaç tedavisi ile HIV(-) bebek doğabilmektedir.
HIV enfeksiyonu; HIV pozitif kişilerle aynı iş yerinde çalışmak, aynı okulda okumak, aynı ortamda bulunmakla, ortak çatal kaşık kullanmakla, dokunmak, tokalaşmakla, telefon, kitap, defter gibi araçları ortak kullanmakla, ortak duş-banyo alanlarını, havuzları, tuvaletleri ortak kullanmakla, böcek ve sinek sokması ile bulaşmaz.
Yeni vaka sayısını azaltmak amacıyla toplumun bilgilendirilmesi ve farkındalığının arttırılması için örgün ve yaygın eğitim müfredatında bulunan konuyla ilgili bilgilerin güncellenmesi, basılı doküman desteğinin sağlanması, üniversiteler başta olmak üzere farkındalık ve bilgilendirme için tüm hedef gruplarda akran eğitimi dahil eğitim faaliyetlerinin desteklenmesi çalışmaları yürütülmektedir.
Bakanlığımız, insan haklarını gözeterek ve etik kurallar çerçevesinde, UNAIDS ve Dünya sağlık örgütü tarafından belirlenen uluslararası öneri ve uygulamalar ışığında, konunun tüm paydaşlarını kapsayacak bir bakış açısı ile çalışmalarını işbirliği içinde sürdürmeye devam etmektedir.
Hastalıktan korunmak için henüz bir aşı mevcut değildir.
“VİRÜSLE SAVAŞMANIN EN ETKİLİ YOLU, ONDAN KORUNMAKTIR.
TEK ÇARE TEK EŞLİLİKTİR.”
Uzm. Dr.Serhat KORKMAZ
İl Sağlık Müdürü