Dünya nüfusunun yaklaşık % 15’i -bir milyardan fazla kişi- çeşitli yeti yitimi (engellilik) durumuna sahiptir. 110 -190 milyon insan fonksiyonlarda ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Engellilik oldukça çeşitlilik göstermekte, nüfusun yaşlanması ve kronik hastalıklardaki artış nedeni ile engelli sayısı da artmaktadır. Savaşlar, trafik kazaları veya afetler de engellilik nedenlerindendir.
Bütün dünyada engellilik konusu evrensel normlara oturtulmuş ve devletlere önemli sorumluluklar yüklenmiştir. 1982 yılında hazırlanan Birleşmiş Milletler Özürlü Kişilerin Hakları Sözleşmesinde “herhangi bir ayrım yapılmaksızın özürlü kişilerin en yüksek sağlık hizmeti standardına ulaşma hakları” vurgulanmıştır.
Ülkemizde ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel özürlülerin oranı % 2,5 iken süreğen hastalığı olanların oranı % 9,70 bulunmuştur. Altı ve daha yukarı yaştaki kişilerden okuma yazma bilmeyenlerin oranı ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel özürlülerde % 36,33 iken süreğen hastalığı olanlarda % 24,81’dir. Yaklaşık 8,5 milyon kronik hasta ve engelli, yapılı çevrede hareketliliklerini kısıtlayan çok sayıda engelin ve uygun olmayan düzenlemelerin bulunması nedeniyle toplumsal hayata katılımda sorunlar yaşamaktadır (2002 Özürlüler Araştırması- TÜİK).
Engelli olmak ya da olmamak hiç kimsenin elinde olan bir şey değildir. Bugün “sağlam” konumundayken yarın “engelli” konumunda olabiliriz. Engelli olan kişilerle empati yapmak onların ne hissettiklerini, “diğer insanlardan” ne beklediklerini anlayabilmemizi sağlayacaktır. Böylelikle onlara acıyarak, üzülerek yaklaşmak yerine onlar için ne yapabilirim düşüncesiyle yaklaşarak daha yararlı bir davranış sergilemiş oluruz. Acımak ya da üzülmek suç değildir, aksine gayet insani bir tepkidir. Ama engelli vatandaşlarımızı toplum hayatının dışına itip, dört duvar içine kapatmak bir insanlık suçudur. Bundan dolayı yapmamız gereken sadece acımak değil; daha çok görmek, daha çok hissetmek, daha çok duymak ve onlara daha çok yardımcı olmaktır. Bu kişileri yok saymak ya da yılda bir gün-bir hafta ile onları hatırlamak ne onlara da ne de topluma bir yarar getirir. Engelli kişilerin de “diğerleri” gibi eğitim, sağlık, spor, eğlence vb. ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçtan öte bir haktır. Bu ihtiyaçların uygun şekilde karşılanması ve hak ettikleri bu hizmetlerin en iyi şekilde verilmesi gerekmektedir. Bu imkanların ülkemizin en ücra yerinde yaşayan engellilere de tanınması gerekmektedir ki fırsat eşitliği yaratılmış olsun. Onlara sağlayacağımız imkanlarla tüketen konumunda olan kişiler üreten konumuna geçebilme fırsatı yakalayabilsin. Bugün işyerlerinde çalışan üreten engelli kardeşlerimizi görmek bizi ziyadesiyle mutlu etmektedir. Gelecekte bu sayıların daha artmasını, bütün engelli vatandaşlarımızın kendilerine uygun uğraşlar ve çalışmalarla toplumumuzun içinde olmasını ümit ediyorum.
10-16 Mayıs Dünya Engelliler Haftasının hissetmekte zayıf kalan, fark etmek için geç kalan kişilerde gerekli farkındalığı sağlaması dileğiyle; bütün engelleri kaldırdığımız bir dünyada birlikte omuz omuza yaşayabilmeyi ümit ediyor, Afyonkarahisar İl Sağlık Müdürlüğü olarak engelli vatandaşlarımızın her zaman yanlarında olduğumuzu belirtiyorum.
Uzm. Dr. Serhat KORKMAZ
İl Sağlığı Müdürü